15 Kasım 2008 Cumartesi

Başlıksız

akıyordu gecenin karanlığında, kayan yıldızlar gibi parıldayarak. Akıyordu pürüzlü yüzünde damla damla gözyaşı. sakalları arasında kendine yol bularak ilerliyordu damlalar. Tuzlu tat bırakıyorlardı dudak çevresinde. O dudaklar başka dudakların özlemi içinde. Yanlış bir tattı bu. tuzlu olmamalıydı gelenler. İçerisinde yanlış anlamlar yüklenmiş yıldızlarla bezenmiş bir gökyüzü olmamalıydı bu gece. yağmur altında ıslanırken üşümemeliydi insan, kalbi sıcakken... Boğazına takılan, sesini kesen ama kendi içinde bile çözemediği gemici düğümleri olmamalıydı rüyalarında. Küçük adımlarla gülücükler saçmalıydı sanki etrafa. İstenilenleri yapmalı, istenilen olmalı, istenilen istediği idi. İstekleri, kendi istekleri içinde yanlış yollara sapmayı becerebilirdi belki ama doğru yolu göstermeye çalışan varken nasıl olabilirdi ki? haritaya bakarken nasıl yolu şaşırabilirdi? Kayan yıldızlara dikkatini vermekten yolu mu göremiyordu? Dudağındaki yanlış tatmı aklında yer edinmişti. Yanlışlar... Hata vardı bir yerde. Belki gözleri bozuktu yolu göremeyecek kadar, belki daha ehliyeti alabilecek yaşa gelmediğinin farkında değildi. Arabayı kaçırıp kullanmak kolaydı ama her yağmur yağdığında her gece yanlış yollara sapıp, arabanın kontrolünü kaybetmek. Harita yanlıştı belkide. Haritada baktığı yer. Düşünürken bunları kayan yıldızlar eşliğinde aslında neyi düşündüğünü bile karıştırmayı başarmıştı. Karıştı. Arap saçı, gemici düğümü... sudoku gibi biraz dikkat ile toparlanabilecek bir yaşamın kenarında. Yıldızların yaptığı yollar, orman içindeki damlalar, pürüzlü arazideki su birinkitileri. Aç gözünü gerçeğe. Sil o gözyaşlarını yüzündeki. Bırak direksiyon dediğin o can simidini. Her an frene asılmayı bırak. gazdan ayağını çekmeyi öğren virajlarda. Yola laf edeceğine arabayı düzgün kullan. "Bu çukuru buraya koyanın" demek fayda etmiyor aks'a zarar verdiğinde. Kayan yıldız düşer aracına. Hayatına. Minik adımlarla ilerle hadi. Küfretmekten, şikayet etmekten vazgeçip aç farlarını öyle ilerle bir kerede. sana çukurları gösterenin sesini dinle. Kendi bildiğini okuma. gördüğün her çukurda durma yanından geç. yap birşey işte. bırak yazmayı, bırak konuşmayı, bırak şimdi ağlamayı. büyü biraz. elindekini, önündekini, yanındakini gör. Devam et...

Hiç yorum yok: