9 Haziran 2009 Salı

Sabah Temizliği

sabah erkenden uyanmış, anne ve babası uyurkan koşmuştu sessizce salona. Parmak ucunda yürümeyi öğrendi öğreneli, sabahları anne-babayı rahatsız etmemeyi görev edinmişti kendisine.
küçük elleri kocaman televizyonun aletini alıp, her sabah izlediği çizgi filmi açmıştı gene. Ancak bu sabah bir fark vardı diğer sabahlara göre. Aleti bırakıp, mutfağa koşup, lavabonun önünde duran bulaşık bezini kapıp koşuyordu gene salona. televizyonda her sabah sıkılmadan izlediği, tekrar bölümleri bol bol dönen çizgi filmini izlemeden temizliğe koyulmuştu birden. Anneye yardım mı yoksa anneye özenmek ki tam kestiremiyordu insanoğlu bu durumu ama, küçük kızın bu temizlik aşkı ve yardımını salonun kapısından gizli gizli izleyen anne ve babasında tarif edilemez bir mutluluk dolduruyordu. Kız önce televizyonun çevresini silip, sonra kanepelerin ortasında bulunan sehpaları silmeye başlamıştı. Annesi, babaya "bak şimdi bibloyu kıracak" diye tedirgin şekilde söylense de, tıpkı baba gibi kıpırdamadan izliyordu o da.
Ve kız aşklarını kapıda farkettiğinde tiz ve inanılmaz sevimli olan ses tonu ile gülerek onlara koşup, heyecanla "temizledim ben buraları, girmeyin şimdi" diyordu. Tıpkı annesi... temizlediği yere bir süre sokmuyordu kimseyi kirlenecek diye.
Babası aldı onu kucağına ve gıdıklamaya başladı. Kız kahkalardan boğulurken, anne de babaya saldırıyordu kızını kurtarmak için. Ama kimse küçük kız izin verene kadar salona girmiyordu...

5 Haziran 2009 Cuma

Sabah Olsa Ne Olacak ki?

Bir dilim ekmeği ve bir miktar peyniri vardı kahvaltı sofrasında. Sabahın mahmurluğu ile üzerinde bir ağırlık varken gelen ve daha da ağırlaştıran haberler ile dolu bir gazeteye bakıyordu pek de anlamadan yazılanları. Manşetlerden bir anda geçen gözleri ve manşetlerden ibaret olan yaşantıları tadıyordu her ısırığında peynir-ekmek karışımından. 
Çayını yudumlamaya başlamıştı camdan güneş içeri yavaş yavaş akarken. Parçalı bulutlu, yer yer yağışlı bir hava durumu izlemişti akşam televizyonda ve anlaşılan o yer yer dışında bir yerlerdeydi bugün. Paramparça bulutlar vardı üzerinde o kadar. Birleşip, benzetilecek şekiller oluşturacaklarına, bölünüp yok oluyorlardı. Yer yer yağmura dönüşüp, dört mevsim huysuz olan insanların üzerlerine yağıyorlardı.

1 Haziran 2009 Pazartesi

BEŞİKTAŞK!!

Anlatılmaz yaşanır denilesi bir durum. ŞAMPİYONLUK BİZİM, KUPA BİZİM!
Bekledik bekledik ve buna değdi. 
Cumartesi akşamı bağdat caddesinde biraz olay olsa da kutladık şampiyonluğumuzu beşiktaşımızın. Siyaha ve beyaza bürüdük her yanı. 
Ve asıl kutlama. Pazar akşamı, inönü stadında muhteşem bir şölen vardı. Beşiktaş Taraftarı olmak kolay değil ve bulunduğumuz yerin farkında olarak, namımıza yaraşır bir şölen sunduk yine. Takımımızın bize verdiği iki kupa sevincine inönüyü cehenneme çevirip, dünyaya gösterdik yeniden şampiyonluk kutlamasının nasıl yapılması gerektiğini.

Tezahüratlar, şarkılar ve SİYAH-BEYAZ... 
Ne sesim kaldı, ne ağrımayan bir yerim var. 
Ama işte bu BEŞİKTAŞK!!