27 Mart 2009 Cuma

Güneşli Bir Yağmur Akşamı

sessiz sedasız bir odanın içinde, dışarda yağan yağmura rağmen bir yerlerde var olan güneşin sıcaklığı ile oturmanın yarattığı ilginç bir koku vardı. Evet koku... Böyle bir manzara koku yayar mı? yayıyor. hemde tanıdık, bilindik bir koku. her insanın hayatında defalarca tattığı bir tat bırakıyor üstelik damakta.
yağmur yağıyor yan çatıya ve üzerindeki martılar kıpırdamadan duruyor öylece, "geçse de şu yağmur uçsak" diye düşünüyorlar gibi görünüyorlar. biraz bıkkın, biraz dinlenmiş... Yoksa böylemiyiz biz de? martı misali? Bıktık, evet! ama bu bıkkınlık ile dinleniyorsak? biraz dinlensek? devam etsek?
yağmur hızlanıyor üstelik artık. Martılar da dayanamadılar. uçtular bu havaya rağmen sığınacakları bir köşeye. Ama güneş de var uzakta. Üstelik akşam akşam... Uçalım bizde, sığınacak bir köşe bulalım. Yağmur dinsin, ay tepeye çıksın, yıldızlar göz kırpsın, güneş tokat atsın...
ağaçlar sallanıyor, belliki rüzgar hızlandı şimdi de. yağmur biraz yavaşlar gibi oldu zaten. Kafamı çıkarsam camdan dışarı ıslanır mıyım çok? ıslansam ne olacak ki gerçi... boş işler bunlar.
karga geldi tam karşıma iyi mi?! martıların yarattığı boşluktan yararlanıp çatının yönetimini eline aldı kurnaz yaratık. üstelik bana bakıyor. yağmur durdu bu arada biliyor musun... güneş çıktı akşam akşam.
hayat ne garip değil mi? vapurlar, martılar falan...
sesi sedası çıkan, bağıran bir oda lazım bana. biraz gürültülü, ama huzurlu...
aşk yüklü belki.
Kokusu gitsin artık şu havanın. Özlediğim koku ile dolsun içerisi.
biraz uyku için, yaşamak için lazım.

güneşli bir havada, yağmur altında bir akşam yemeğine ne dersin?

Hiç yorum yok: