1 Aralık 2008 Pazartesi

Onlar ki üflediler bulutlara anlamadan onları.

Elinden kayan giden, lodos ile savrulan buluttan hayalleri olan insanların çevresinde, poyraza dönen rüzgar ile kar yağışına kapılan bir benliğe sahip adamlar, kadınlar...
Gözünün önünde çakan minik ışıklar, tatlı renkler, küçük patlamalar olan insan evladı.
Bu bir adam ile kadının hikayesi değil, bu bir hayatın öyküsü de değil...
Bu cennet-cehhennem sonuçlu bir sınav hiç değil.
Geceleyin gökyüzünde oluşan yıldızlara anlam katma çabası,
aşka kulp takma isteği,
karşındaki insan ile tamamlanma sevdası...

Elindeki bulutları hissedemediği için uçurup kaçıranların dünyası burası. Gözünün önündeki renkleri, parlamaları gözünü alıyor diye görmeyenlerin evi. Sevgi görmek için seven, iyilik bulmak için iyilik deneyenlerin yuvası.

Karşılıksız olanlar lütfen soldan devam etsin. Ellerindeki bulutları değil ama sırtlarındaki yükleri girişteki görevliye bırakabilirler. Onlardır ki yaşamın kokusunu asla unutmayanlar olacaklardır. Onlardır ki hayatın tadında oluşan ekşimeleri de hayatın güzelliği olarak alacaklardır. Onlardır ki bizim gibi yaşayacaklardır...

Gökyüzünde bir çift yıldız, havada uçuşan bulut, yemyeşil ovada bir ağaç...
El ele, kol kola,
Göz göze, diz dize,
Yanak yanağa, dudak dudağa bir çift...

Hiç yorum yok: